TMMOB’Lİ KADINLAR SESLENİYOR:

HAYATLARIMIZI RANTIN, YAĞMANIN NESNESİNE DÖNÜŞTÜREN

BU KARANLIK DÜZENİ ÖRGÜTLÜLÜĞÜMÜZLE DEĞİŞTİRECEĞİZ…

Dünyanın tüm kadınları, New York’ta 129 kadın dokuma işçisinin katledildiği 8 Mart 1857’den beri her 8 Mart’ta hakları, özgürlükleri ve yaşamları için bir araya gelerek dayanışmayı büyütüyor.

Siyasal, toplumsal ve ekonomik krizler sonucu halkımızın payına düşen eşitsizlikten, adaletsizlikten ve sömürüden en fazla etkilenen kesim her zaman kadınlar oldu. Krizin derinleşmesiyle birlikte artan işsizlik ve güvencesiz çalışma koşulları, kadınları bir de cinsiyet ayrımcılığıyla etkiledi. Öyle ki mimar-mühendis aranan iş ilanlarında özellikle “erkek mimar-mühendis” vurgusu artarken kadın mimar-mühendis arayanların, işleri âdeta getir-götür işlerine bakacak biçimde tanımlayıp kadın mimar-mühendisleri mesleki olarak itibarsızlaştırmalarına tanık olmaya başladık.

Bu yıl 8 Mart’ta da TMMOB’li kadınlar olarak tam da bu başlıklar altında örgütlenip sesimizi yükseltmeye hazırlanıyorduk ki 6 Şubat gecesi 11 ilimizi etkileyen büyük bir felaketin ortasında kaldık. On binlerce insanımızın canını, yüz binlercesinin de bir gecede yakınlarını, evlerini, mahallelerini, şehirlerini yitirdiği bu büyük yıkımın etkisini yıllarca hissedeceğiz.

Bu büyük felaket bir kez daha kanıtladı ki bu ülkede özelde depreme, genelde afetlere yaklaşım bile politiktir. Art arda yaşanan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler hiç kuşkusuz bir doğa olayıdır. Ama bu depremlerde yıkılan binlerce konut; sonrasında günlerce enkazlardan gelen ve çoğu karşılıksız kalan yardım çığlıkları; annelerinin kucaklarında soğuktan ölen bebekler; ulaşım, iletişim, içme suyu gibi tüm altyapının çökmesi; dağıtılmayan, satılan çadırlar; devlet tarafından karşılanmadığı için yurttaşlarımızca sağlanan yardımlar ve müdahaleler… Hepsi ama hepsi bize iktidarın tercihinin halktan yana değil, bir avuç yandaştan yana olduğunu açıkça gösterdi.

Yıkılan binalar, iktidarın rantçı, neoliberal talan sisteminin, imar aflarının, denetim eksikliğinin bir sonucudur. Yıkılan binalarla birlikte 20 yıldır devletin içini boşaltan iktidar da çökmüştür.

Bu büyük yıkımdan en çok etkilenen ve etkilenecek olanlar yine kadınlar, çocuklar ve LGBTİ+’lardır. Bu felaketle birlikte erkek egemen sistemin her türden şiddet, taciz ve istismarına daha da açık hale gelecek olanlar da yine kadınlar, çocuklar ve LGBTİ+’lar olacaktır. Afet bölgesinde yaşamı yeniden kurma yükü de -depremin yarattığı acıyı dahi yaşayamadan- çoğunlukla kadınlara kalmıştır. Bu toplumsal yükü üstlenen kadınların yaşadıkları stres ve travma da katlanarak artacaktır.

Bölgede halen acil gereksinim olan temizlik, barınma, sağlık, güvenlik gibi konular bir an önce çözülmelidir. İktidarı süresince kadınları, çocukları, LGBTİ+’ları düşünmemiş, onlar için bırakın ayrı politika oluşturmayı, onları ayrımcı ve düşman politikalarıyla yok saymış iktidar, deprem bölgesinde de yalnız yaşayan kadınlara ve LGBTİ+’lara çadır vermeyerek saldırılarını sürdürmektedir. 

Barınma, sağlık, temizlik, içme suyu gibi temel ihtiyaçların dahi karşılanamadığı deprem bölgesinde yaşam tüm depremzedeler için çok ağırken kadınlar, çocuklu anneler ve hamile kadınlar için daha da ağırdır. Aileyi kutsallaştıran iktidarın, bölgede sayıları 200 binin üzerinde olan hamile kadınlara yönelik herhangi bir planı bile yoktur.

Bugüne kadar eylem ve söylemlerinde kadınları ikinci sınıf vatandaş olarak gören, çocukların istismarına göz yuman, LGBTİ+’ları sapık ilan eden iktidarın bugün de afet bölgesinde bulunan, yardıma her zamankinden daha muhtaç kesimleri kucaklamayacağını çok iyi biliyoruz. Önümüzde uzun bir yol olduğunu ve bu zorlu dönemi ancak dayanışmamızla aşabileceğimizi de biliyoruz. Bölgedeki kadınlar daha depremin ilk gününden itibaren dayanışmaya başladı bile… Bölge kadınları, “hiçbir kadın yalnız yürümesin, hiçbir çocuk yalnız büyümesin” diyerek hijyen paketleri hazırlayıp ev ev geziyor, beraber yemek yapıp dağıtıyor, evi olmayana evinin kapısını açıyor, enkaz altından çıkardıkları kimsesiz çocuklar tarikatlara, cemaatlere gitmesin diye çadırlarında sabaha kadar nöbet tutuyor.

Biz kadınlar her türlü yıkımda, şiddette, sömürüde, yaşamın her alanında hep birbirimizin yanındaydık. Yan yana, omuz omuza durarak birbirimize güç verdik, yaralarımızı birlikte iyileştirdik. Bu felaketten de dayanışmayla kurtulacağız. Rantçı politikalarıyla depremi felakete çeviren iktidarın enkazını hep birlikte kaldıracağız.

Bilimi ve insanı merkezine almayan, hayatlarımızı rantın, yağmanın nesnesine dönüştüren bu düzeni örgütlülüğümüzle, birbirimize güvenimiz ve bağlılığımızla değiştireceğiz.

Eşit, özgür, aydınlık, laik bir ülkeyi hep beraber yeniden kuracağız.

YAŞASIN TMMOB

YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI

TMMOB Kadın Çalışma Grubu

DERGİ VE ARŞİV TARAMASI

Metalurji dergilerinin 121. sayısından itibaren yazıların tam metinlerinde arama yapabilirsiniz.

Metalurji Dergilerinde Arama:

Yasalar ve Yönetmelikler, Yönetim Organları, Genel Kurul Sonuç Bildirgeleri, Çalışma Raporları, Sektörel Raporlar, Basın Açıklamaları, Dergi Yazı Başlıkları, Kongre Kitap ve CD'leri, Sempozyumlar ve Kütüphanemizde bulunan kitap özetlerinden oluşan arşivimizde arama yapabilirsiniz.

Arşivde Arama:

 


TMMOB Metalurji ve Malzeme Mühendisleri Odası
Kültür Mahallesi, Çaldıran Sokak Nida Apt. NO: 14 / 13 Kızılay
Çankaya ANKARA
Tel: (312) - 425 41 60 ve 419 38 18 Faks: (312) - 418 93 43
E-Posta: Genel Merkez - İstanbul Şube -
İzmir Şube - Bursa Temsilciliği